"zamanla, duyarsızlığın inanılmayacak bir hal alıyor. gözlerinde parıltıdan eser kalmamış, siluetin tam anlamıyla çökmüş. bıkkınlıktan, burukluktan eser taşımayan bir dinginlik gelip yerleşmiş dudaklarının kenarına. dokunulmaz biri olarak, giysilerinin ağırbaşlı yıpranmışlığı, adımlarının yansızlığı tarafından korunarak sokaklarda geziniyorsun. öğrenilmiş hareketleri yapıyorsun sadece. ancak gerekli olan sözcükleri sarfediyorsun. istediklerin şunlar:
- bir kahve.
- önden bir koltuk,
- günün yemeği, bir kırmızı şarap,
- bir bardak bira,
- bir dış fırçası,
- on tane bilet.
parayı ödüyor, cebine koyuyor ve yerine geçerek yiyip içmeye koyuluyorsun. bulunduğu yığının üstünden le monde'u alıyor, satıcının çanağına iki adet yirmi santim bırakıyorsun. lütfen, günaydın, teşekkür ederim, hoşçakalın demiyorsun hiç. özür dilemiyorsun. yolunu sormuyorsun."
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder