- daha yavaş Sezi.
- daha sakin kal
- daha az celallen
- daha az action. relax. yayıl bu yıl.
- sevdiklerimin boğazına daha az sarıl (tercihlere bol saygı, daha çok anlayış )
- rejime girmek için Nutella kavanozunu bitirmeyi bekleme.
- Felaketler çogunlukla dilinin ucundadır.
- Allahım tartışacak halim yok, o yüzden çenemi biraz kapa.
- daha çok insanı gülümsetmek gerek
- dünya benden ibaret değil
- dünyayı ben yönetmiyorum
- ama gene de bir insanın dünyasını güzelleştirme gücüm var.
- no one hires me no one fires me!
- benim patronum sadakat, aşk, sevgi ve yardımseverlik
- bir tek onların önünde diz çökmeye devam etmeli.
30 Ara 2008
yeni yıl şıftırtmaları
29 Ara 2008
Tyler Durden
Bizim nesil büyük bir buhran, büyük bir savaş yaşamadı. Bizim savaşımız ruhlarımızda. Mutsuzluğumuz hayatımızdan. Televizyon izleyerek ve bir gün milyoner, ünlü bir şarkıcı veya sinema yıldızı olacagımıza inanarak büyüdük. Şimdi gerçekten kızgınız çünkü bunların hiçbiri olamadığımızı fark ediyoruz.
26 Ara 2008
Çocuklar büyüklerin ne demek istediğini her zaman anlarlar. Babam ve annemin arasında söze muhteşem dökülmüş bir şey vardı. Yastık altına bırakılan notlar, kahve kavanozlarında aşk şiirleriyle büyüdüm. Dışarıdaki dünya pek öyle değildi tabi. Sokakta toz içinde oynardık, birbirimizden öğrendiğimiz küfürlü sözleri sıralar ve bundan tuhaf bir haz duyardık. Evde ise kitaplar vardı. Müthiş bir açlıkla hepsini okudum. Alışık olunan şeylerin fazlaca kanıksanması ne büyük haksızlık. Bir resme, heykele baktığımızda duyduğumuz o tanrısal hayranlığı (Michelengelo’nunki gibi bir heykeli büyük olasılık biz asla yapamayacak olduğumuz için) ne çok şairden, yazardan esirgiyoruz (aynı kelimelerle aynı cümleleri kurabiliriz sandığımızdan).
Y. Ritsos'dan
ipek yolu
Umduklarım tuzla buz şimdi
Tenine bir dokundun
İpek yolunca bir kervan şimdi
Uzaklara
Acır ve gider...
sezi
Nazım'dan...
Çok yorgunum, beni bekleme kaptan.
Seyir defterini başkası yazsın.
Çınarlı, kubbeli, mavi bir liman.
Beni o limana çıkaramazsın...
Onarmak zordur...
Şarkılar değil de
Hep kulaklar bitiyor,
Onarmak zordur.
Bir yürek üşümüş
Kapamış kapılarını,
Onarmak zordur.
Bir şey yitirilmiş
Hiç eskimeyecektir,
Onarmak zordur.
İnsanin içine düşen korku
Özgürlüğünden olmuştur,
Onarmak zordur
Ölümü düşünmek yenilmek,
Sevmek ölümü yenmektir,
Onarmak zordur
Ö. ASAF
Mutluluk bilgisizliktedir.
Bir adam vardı.
Bu adam evlendikten sonra, karısına bir kutu dolusu elmas verdi.
Elmaslar sahte’ydi.
Adam karısını, verdiği elmaslar’ın pek değerli olduğuna inandırmıştı.
Kadıncağız çok mutluydu.
Bu değersiz cam parçaları’na bakarken gözleri doluyor, elleri titriyordu.
Bilgisizliğinin verdiği bu mutluluğu, hangi bilgi verebilirdi?
Ya da bu elmaslar’ın sahteliğini bilmeyenin mutluluğuyla,
bu elmasların gerçeğini boynuna takanın mutluluğu arasında ne fark vardır?
Erasmus
25 Ara 2008
...
Gecenin yırtık yerlerinden uçurtmalar salınıyor karanlığa
son bir bir umut!
İnanmak istemiyoruz
Aşkı bozdular çoktan
Senin olmadığın evime bakıyorum
Mezar gibi
siyah bir kan gibi içtiğim su
Öfkeliyim seni götüren yollara
Uzaklarda bir ada gibi bekliyorum adımlarını
Öldü dünya
kaç bana gel
bana gel
dünya öldü çoktan
Metin Altıok'tan
Boynu büküktür,
Hemen anlar
Yetim olduğunu.
Ben neden hala
Duyuyorum avucumda
Bir çocuk elinin
Sızlayan boşluğunu?
24 Ara 2008
karanlığa
Baksana karanlığa
Sana ne yazdım!
Bu şehre bu sokaklara,
Yırtık bıraktığın denize,
Sensiz kendime bile
Sığamadım!
Yapamadım
Bu yüzlerle, bu duvarlarda
Bu güneşle bu şehirle buralarda
Ağır aksak içim kuyu uğultu
Susamadım
Gecesine sığındım
Kendimi kendimle koca bir kavgaya
Tuttum tutuşturdum
Yenemedim
Seninle sevdiğim denizi
Sensiz geçemedim
Deniz dibi cinleri
Kara büyüler
Bana verdiğin çiçekler
Bir yalana bir destan yazıyorum şimdi
Gerçekler güzel değil
Sular artık güzel değil
Yıkanmadım
Başımın tacı!
Yüzüme çarpıp çıktığın kapı
Bin yerinden kilitli
Duvarlarda gölgeler
Evsizim, uyumadım
Gitmediğim yerlerde bile mutsuzum
Olmuyor olmayınca
Baksana karanlığa feryat feryat ne yazdım!
Gittiğin her yerden dön
Kim tutuyorsa seni
Bıraksın....
bekleyen şiir
Özdemir Asaf'tan
GANİMET
Yakalarız sanmıştık vakti gelince,
Zaman kimin ellerinde?
geçip gitti işte
bir düş hızıyla
acı içimizden
....
kirleniyor renkler derdik
lekeliyiz şimdi su kadar gecede
su kadar siyah, su kadar çaresiz
ödenmeyen borçlardı beklediğimiz
sıcak bir el, beyaz bir sevda
ne kadar bizim?
Emanet....
paha biçe biçe her rengine hayatın
zenginiz şimdi vardan yoktan
başka yüreklerden çaldığımız
zümrütler yığılı şimdi kalp sandıklarımızda
her şeyimiz var şimdi
ne kadar temiz?
Ganimet...
Sezi
özür
Söylediğim her şeyi geri alıyorum
-Dünyanın güzel bir yer olduğu savımdan vazgeçtim artık-
Benim için veya yalnız benim için dayanılması zor bir hal aldı
Özür diliyorum gülümsediğim herkesten
bir sabah böyle ansızın nasıl 'hiç'ci olunur?
''Kral oğluna evlenmesi için komşu krallardan birinin kızını önerdi,
oğlu karşı çıktı:
-anlamıyorsun baba! Onunla evlenirsem asla mutlu olamam.
Babası güldü:
- mutlu olmak mı? Ne geçecek ki bundan senin eline? ''
Mutsuzluğun kendinden daha ızdırap verici olan şey mutlu olmaya çalışmak gibi geldi.
Varacak bir yer yok gibi geldi
Akıntıya karşı yüzüyormuşuz gibi
Kocaman bir hiç!
'Bir silgi alıp elime kendimi sessizce silmek istiyorum dünyadan'
diyordu bir filmde.
Sessizce bir silgi alıp elime
Başlayacağım kendimi silmeye önce ama önce kafamın içindekilerden
sonra gideceğim
bu büyük yorgunluk bitecek işte
hafifleyeceğim
kanatlarımı kabartarak rüzgara karşı
özür diliyorum sevdiklerimden
Nazım'dan...
Dünyayı verelim çocuklara
Hiç değilse bir günlüğüne
Allı pullu bir balon
Gibi verelim oynasınlar
Oynasınlar türküler söyliyerek
Yıldızların arasında
Dünyayı çocuklara verelim
Kocaman bir elma gibi verelim
Sıcacık bir ekmek somunu gibi
Hiç değilse bir günlüğüne doysunlar
Dünyayı çocuklara verelim
Bir günlük de olsa öğrensin
Dünya arkadaşlığı
Çocuklar dünyayı alacak elimizden
Ölümsüz ağaçlar dikecekler
23 Ara 2008
ayrılık
Seni sevmediğim bir tek gün yok!
Bir tek geceye uyumadım seni sevmediğim.
bizi ayıracaklar korkusu kalmadı içimde hiç
-meyvenin çekirdeğini taşıması gibi kalbimde sevgin-
Böylesi daha güzel...
16 Ara 2008
Issız adam...
Haydar Ergülen
kürk hakkında
Peki hangi hayvanın ne kadar değerli olduğuna kim karar veriyor?
Et yemeyen insanların kürke karşı oluşunu sonuna kadar destekliyorum.
Bir tutarlılık var en azından.
ama duble whopper yerken kürk vahşettir demek bana daha adice geliyor!
hemen şu gelecek biliyorum ardından;
Onlarla besleniyoruz biz ama kürk ihtiyaç değil lüks!
haydi ya! Kuzu kellesi, işkembesi, mumbar dolması, pastırma, jambon, sosis, hamburger, kavurma, kaz ciğeri menüde olmasa da bir yerimiz eksik kalmaz gibi geldi:)
ikinci sav da şudur; ama benım yediğim hayvanlar, zaten çiftliklerde bu amaçla üretiliyor.
Peki hayvanların bundan haberi var mı?
Salak koyunlar mezbahalarda kafası kesiliyor zannediyor olmasın?
Jaguar ölmesin, piton ölmesin ama kuzu ölsün!
Tövbe Tövbe!
13 Ara 2008
Dua
ekşi sözlükten bir dua..
her zaman, her yerde ve her konuda benim de konuşmam gerektiği düşüncesinden beni arindir.
çevremdeki insanlarin hayatlarini yönlendirme ve hatalarini düzeltme arzusundan beni kurtar.
konuşurken gereksiz detaylari anlatmamam içi beynimi serbest birak ve bir an önce konuşmanin sonuna varmami sağla.
başkalarinin ağri ve acilarini dinleyebilme nezaket ve sabrini ver ve bu arada kendi ağri ve sizilarimi onlara anlatmamam için dudaklarimi mühürle. (çünkü yillar geçip yaşlandiğimda, ağri ve sizilar artiyor ve bunlardan herkese bahsetmek bana ayri bir zevk veriyor).
lütfen tanrim bana arada sirada benim de yanilabileceğim gerçeğini öğret; beni olabildiğince iyi insan yap. beni melek yap da demiyorum, zîra bu tip insanlarla yaşamak zordur.
tanrim ummadiğimiz yerlerde güzel şeyler, beklemediğimiz insanlarin güzel işler yapabildiklerini görebilmemi sağla ve bana bunu onlara söyleyebilme inceliğini ver.
beni mantikli bir insan yap, kötümser yapma, benim insanlara yardimci olabilmeme yardimci ol, fakat onlara hiç bir zaman patronluk yapma hevesi verme bana.
her ne kadar benim çok derin bir akil stoğum olduğuna ve bu stoktan başkalarinin da faydalanmamasinin çok büyük kayip olduğuna inaniyorsam da, ulu tanrim, birak bunu göstermeyeyim.
böylece hayatimin son döneminde etrafimda birkaç arkadaşim olsun istiyorum
DUA
Aralık şıftırtmaları...
1) bu insanlar kim?
2) zaman niye böyle çabuk geçiyor?
3) ölünce ne olacak?
4) ciddiyim, öle güp diye toprağın içine girince bitecek mi her şey?
5) ben deli değilim (miyim?)
6) bu dünyada yaşayan her insan birbirine bir şekilde bağlı desem…
7) ya da demesem sussam
8) boş işler peşindeyiz..
9) dört kolluya bindirip bizi yerin altına gömecekler 3 vakte kadar desem..
10) o zaman niye hanlar hamamlar?
11) niye evleniyoruz, meslek ediniyoruz, plazma tv alıyoruz?
12) madem ev insanın kozası neden içeri girince çelik kapılarla kendimizi kitliyoruz?
13) devletten, polisten, hırsızdan, depremden, işsizlikten, hastanelerden, küresel ısınmadan, zamlardan, gözü dönmüş sapıklardan korka korka kendimizi hapsettiğimi kozada mutlu muyuz?
14) alarm sistemleri, sokakta yalnız yürümeme, saglık sigortaları, emeklilik primleri, ev taksitleri bize kendimizi iyi hissettiriyor mu?
15) iyi insan ne demek?
16) kötülük yapmayan insan iyi insan mı oluyor?
17) dünya almış başını gidiyor. Sağımız solumuz aç insan dolu biz hala sushi yiyip şarap içmeye devam ediyoruz
18) demek ki kimse kimse için gerçekten üzülmüyor
19) savaşa hobi olsun diye karşıyız (1 ay dip boya yaptırma dünya barısı gelecek desen kaç kadın kabul eder?)
20) matbaayı 400 sene içeri almadık ta noldu?
21) neden salsaya, rumbaya bu kadar meraklıyız?
22) neden namaz değil de yoga?
23) neden her sezon yeni pıl pırtı almak zorundayız?
24) erkekler neden maç izler? Binlerce taraftarın bir agızdan küfretmesi hoş bir şey mi?
25) bütün küfürlerin biz kadınlara ithafı niye?
26) adam büyümüş futbolcu olmuş diye niye karısını şapıyosunuz?
27) acaba bir gece herkes uykudayken tüm dünyadaki televizyonlar yok edilse, kaç evlilik kaç gün sürecek?
28) çocuklarımızı milyarlık okullara yollayınca adam mı olacaklar?
29) mağara döneminden bu yana 1 adım ileri gidemedik. Ne tuhaf!
30) o zaman en büyük bizonu avlayana veren kadın şimdi Etiler’de oturmak için evleniyor.
31) erkekler hala aşka bile sadık değil. Tamam sen tek eşli değilsin ama aşk öyle.
32) anahtar kelime bir süreliğine
33) neyin korkusu ki bu, 43 sene beni seveceksin diye imza attırıyoruz birbirimize?
34) insan neden en yakınına en özensiz ve kaba?
35) insan neden kendine bu kadar yalancı, yabancı?
36) neden bu kadar sığ?
37) ben böyleyim deyip kestirip atamazsın, o zaman çöldeki akrepten farkın kalmaz, huy icabı sokulur mu hiç?
38) bari akrep olduğuna övün, bir gün anlarsın, iğneni içe çekersin ama ben böyleyip diye şarkılar söylemen sinirime dokunuyor
39) kafam durmuyor
40) durmuyor…
Ahmet Haşim'den
yarin dudağından getirilmiş bir katre alevdir bu karanfil,
ruhum acısından bunu bildi!
düştükçe vurulmuş gibi, yer yer,
kızgın kokusundan kelebekler,
gönlüm ona pervane kesildi.