28 Ara 2011

14 Maddede Machiavelli..

Machiavelli'yi savunuyormuşum gibi olacak şimdi ama savunuyorum Allah günah yazmasın:)
Daha doğrusu savunmuyorum. ''soruyorum''

1 ) Hepiniz Spinoza'ya bayılıyorsunuz ama Makyavelci olmak dendiğinde hemen bi yan bakmalar, cıkcıkcık'lar. Peki Spinoza bu adama bayılıyordu desem? Sevdiğinizin sevdiğini sever misiniz siz de?

2 ) Prens'i okudunuz mu sahiden?

3) Birkaç alıntıyla bakalım bakalım ne demiş bu kötü adam?

"İnsanlar size karşı suç işledikleri ve kötülük yaptıkları zaman, sizin onlara vereceğiniz yanıt, onların size yaptığından bin beter olabilir ve olmalıdır"

"Bir hükümdar hayvan gibi davranabilmelidir. onun tilki ve aslandan öğreneceği şeyler vardır. tuzakları sezmek için tilki, kurtları korkutmak için de aslan olmak zorundadır."

''Ne yaparsanız yapın halkın sizden nefret etmesine engel olun. eğer ki halk sizden nefret ederse bunu size ödetir. Erdemli görünün. amaçlarınızı saklayın ve unutturun. ''

"İnsanlara ya iyi davranınız ya da onları ayaklarınızın altında eziniz. çünkü az incindiklerinde intikam peşine düşebilirler, daha faslasındaysa bunu akıllarına bile getiremezler''

"İnsanlar nankör, kaypak, sinsi, tehlikeler karşısında ürkek ve kazanç düşkünü yaratıklardır; onlara iyilik ettiğiniz sürece size bağlıdırlar",

"Her hatamın arkasından sonumun geldigini düşünürüm ancak rakiplerim hatanın büyüklüğü karşısında şaşırıyor, her hatamda keramet arıyorlardı. Böyle böyle ünlü oldum"

"Hükümdar halkı öyle korkutmalıdır ki,sevilmese bile nefret de uyandırmasın. Halkın malına ve ırzına dokunulmazsa bu da sağlanabilir. Gerektiğinde sebepleri açikça belirtilerek birinin kanına girilebilir. Ancak özellikle kimsenin malına dokunmamak gerekir.Çinsanlar babalarının kaybını unuturlar da mallarının kaybını unutamazlar."

''Eğer hükümdar sevilen mi korkulan mı biri olsun, diye sorarsanız, ikisi de iyidir derim ama birini
seç derseniz korkulan olmasını tercih ederim çünkü insanlar bencildir, sadece kendi çıkarlarını düşünür. Onları ancak korktukları biri yönetebilir. Hükümdar isminin 'acımasız'a çıkmasından çekinmemelidir. Halk hükümdardan korkmalı ama ona kin ve düşmanlık beslememelidir. Bu ince ayarı tutturacak olan da
şüphesiz ki hükümdardır''

4) Prensler bu adamın yazdığı kötülükleri yapmak için kitabın yazılmasını beklemiş olabilirler mi?

5) Machiavelli bunları yazmamış olsaydı elimizde böyle kabak gibi şablonu asırlardır bizi yönetenlere tutup ''ahanda Prens'in önde gideni'' diyebilecek miydik?

6 ) Macchiavelli yazdıklarında ciddi midir?, haklı mıdır? , gerçekçi midir?, ironi mi yapar?

7 ) Devlet kavramına karşı olmayan birinin bu adama karşı olması tuhaf değil mi?.

8 ) İnsanlar sizce cömert, yüce gönüllü, iyi niyetli, insaflı, affedici, eşitlikçi bir yöneticiyi kaldırabilcek kadar cömert, yüce gönüllü, iyi niyetli, insaflı, affedici, eşitlikçi mi?

9 ) Machivalli ahlak kavramını yok saymıyor; birlik oluşturulurken etik kavramına bakılmaksızın birlik sağlanması gerekliliğini savunuyor ancak ahlak dışı bir toplum hükümet için en büyük tehlike. O zaman halk için geçerli olacak ahlak kurallarını nerede aramak gerekir?
10) Tanrı tanımaz bir düşünür olan Machiavelli gerektiğinde dinin birleştirici gücünden faydalanalım diyor ve aynı şekilde bireyselciliğin tavan yapması da din ile dizginlenebilir ona göre.

11) Prens'te savunulan temel ilkelerden biri Yasalara Uymak. Bu Prens için de geçerli (Kendi koyduğu yasalara kendisinin de uyması gerekliliği var). Machiavelli'ye göre adalet kavramı şu şekilde oluşmuş; dağınık yaşayan insanlar biraraya geldiklerinde iyi ve haklıyla, kötü ve haksızı ayırmaya çalışırlar. İyi ve haklı olana sevgi, kötü ve haksız olana ayıplama ile karşılık veriyorlar. Kötülük yapılan bir insanın başına bir daha aynı kötülük gelmesin ve bu kötülük başkasının da başına gelmesin diye "yasa" koymaya başlamışlardır.

12) Krallık kurulduktan sonra karma yönetime geçilebilir; Aristokrasi, Halk ve Hükümdar yönetimde birlikte yer alabilir ancak hiçbir zaman tam eşitlikçi, bol sesli ve çoğunlukçu olunmaması gerektiği, bu durumda çoğunluğun önce hükümdarı yerinden edip belki de hükümdarla olduğundan çok daha ''hak''sız bir yaşama ''kavuşulacağını'' belirtirken bu hükümdarın görevlerin birinin bu haksızlığı baştan gücüyle önlemek olduğu vurgulanır.

13) Şimdi size soruyorum; el insan adam mükemmeliğin resmini mi çizmiş, yoksa gördüğü aksak monarşilerin bir resmini çekip photoshopla kusursuza mı çevirmiştir?

14) Machiavelli bir tiranın el kitabını hayranlıkla mı yazmış , Prenslere öğütler mi vermiş? yoksa bize her yönüyle bu Prensleri mi anlatmıştır? Bizim yorumumuza kalmış. Son soru; Acaba yazılanların tam tersini yapan bir hükümdar olabilir mi? Hükümdara gerek var mı? Hükümdar kimdir? ''Neden?'' Dünyamız hep bu Makyavelciler yüzünden bu halde'' ''mi?''

" Ben cennete değil cehenneme gitmek istiyorum;

çünkü cehennemde papalar, krallar ve prenslerle beraber olurum,

oysa cennette sadece dilenciler, keşişler ve havariler var "


Niccolo Machiavelli

27 Ara 2011

'' Hayat Kısa

Kuşlar Uçuyor

Bilesin ''

Benden ne olmaz?

Ajan ( hic poker face diilim ayrica iskenceye hic gelemem hemen öterim) ,


Banka soyguncusu ( suratim fazla sempatik elime kalasnikof alsam bu bi soygundur desem hadi len derler ),


Trapezci (duz yolda yuruyemiyorum daha) ,


Einstein ( carpim tablosunda 7'lere yeni geldim daha) ,


Belgeselci ( yok ceylani kaplan parcalamis filmini çekim yok yesil basli mor yilanin nesli tukeniyomuss pehhh hic giremem bortubocegin arasina, ayrıca filme çekmek yerine o kaplana bi kışştt demeyip ceylanı kurtarmayan belgeselcilere de kılım)


Fifa gozlemcisi ( ben gozlemem kafa ustu dalarim gibime geliyo),

Heidi Klum (Einstein olamayışıma benzer teknik detaylar yuzunden) ,


Muhasebe muduru ( 4 dakikada 4 holding batiririm yeminle lifo fifo aylik mizan amaaaann),


Kurumsal kariyer kadini ( fifa gozlemcisiyle ayni nedenden),


Kaşif ( ayol evin yolunu bulamiyorun kayip kitalari nereden bulayim),


Merkez bankasi baskani (gece gunduz para basip sacarim neymis piyasada karsiligi yokmus şaşarım.


NBA oyuncusu ( rengim tutmuyo) (off tamam boyum kısa) ,


Kurumsal kariyer kadını ( fifa gözlemcisi ile aynı nedenden ) ,


Derya Baykal ( eriklere dantel kılıf mı öreyim yani pes) ,


Anayasa hukukçusu ( kalın kitaplar nedeniyle ) ,


Teknik direktör ( ofsayta, serbest vuruşa, playoffa ve luganoya karşıyım ) ,


Balerin ( acıcık geç kaldım) ,


Dizi yönetmeni ( kendimi senaryoya fazla kaptırabilirim; gidip mukaddesin ağzının ortasına patlatırım mesela ) ,


Timsah avcısı ( öyle meslek olmaz),


Kuş gözlemcisi ( ayol ömür mü geçer bekle bekle ),


Rus milyarder ( neden mi? ayol hem param yok, hem de rus değilim ),


Bilgisayar programcısı ( enter ve yeniden başlat tuşlarıyla bir steve jobs olunmaz ),


Nihat Doğan (özgüven eksikliğim var, yakınından geçemem),


Moda tasarımcısı ( ben ki daha pijamamın altını üstüne uyduramıyorum )


Sünnetçi ( yıllar sonra kapıma dikilip nerede benim 2 cm diye hesap sorarlar allah muhafaza)


Açlık grevcisi ( 6 dakika durur sonra köfte ekmeğe yamulurum , işkenceye ve açlığa ve masaja hiç dayanamam böyle biline:)

13 Ara 2011

''İhtiyarladım. şurada, bir sandalyenin üzerinde, gırtlağına kadar kendi yaşayışına gömülmüş oturuyor ve hiçbir şeye inanmıyorum. Oysa bir zaman ben de İspanya'ya gitmek istemiştim. Ama olmadı! ben buradayım, kendi kendimin tadına bakıyorum; kanın ve pas kokulu bir suyun buruk tadını duyuyorum: bu benim kendi tadım; kendi kendimin tadıyım ben varım, yaşıyorum. Varolmak, yaşamak işte bu: susamadan, canı çekmeden kendini içmek!''


Jean Paul Sartre

" We are possessed by the things we possess. When I like an object, I always give it to someone. it isn't generosity - it's only because I want others to be enslaved by objects, not me."

''Sahip olduğum eşyalar, zamanla bana sahip oluyorlar. ne zaman bi nesneyi sevsem, onu hemen bi başkasına veririm. cömertlik değil bu. nesnelerin kölesi olmak istemiyorum''
"Kediye kedi diyelim; sözcükler hastaysa onları iyileştirelim"


J. P. Sartre

Jean Paul Sartre

''Ben inançsızlığa, dogmaların çatışması sonunda değil, büyükbabamla büyükannemin ilgisizlikleri yüzünden vardım. Bununla birlikte, inanıyordum: gecelikle, yatağımın kenarına diz çöküp, ellerimi birleştirip, her gün dua ediyordum, ama gittikçe daha seyrek düşünüyordum tanrıyı.

Daha birkaç yıl, yaradan ile açık ilişkilerimi sürdürdüm; kendi başıma kalınca artık aramaz oldum onu. yalnız bir kere, o'nun varolduğu duygusuna kapıldım. kibritlerle oynamış, küçük bir halıyı yakmıştım; tanrı beni gördüğünde, müthiş cinayetimi örtbas etmekle uğraşıyordum, kafamın içinde ve ellerimin üzerinde bakışı'nı hissettim; feci derecede ortada olan, canlı bir hedef gibi dönüp duruyordum banyo odasında. kızgınlık kurtardı beni: böyle büyük bir dikkatsizlik karşısında köpürdüm, küfrettim, büyükbabam gibi: "Hey allahım, ya rabbim, hay allahım, ya rabbim" diye mırıldandım. Bundan sonra hiç bakmadı bana.

Başarısızlığa uğramış bir tanrı denemesini anlattım size: Tanrı'ya ihtiyacım vardı, verdiler, ne aradığımı bilmeden aldım O'nu. Yüreğime kök salmadığı için, bir süre sıkıntıyla yaşadı içimde, sonra öldü. Bugün bana O'ndan söz edildiğinde, eski bir güzele rastlayan yaşlı bir delikanlının üzüntüsüz gönül hoşluğuyla "elli yıl önce, o anlaşmazlık, o yanılma olmasaydı, aramızda bir şeyler olabilirdi" diyorum.

hiçbir şey olmadı.."

Jean Paul Sartre

"in football everything is complicated by the presence of the opposite team''

"Bütün özgürlüğü üstüne çullanmıştı yine... Özgürdu, her şeyde özgürdü, hayvan ya da makine olmakta özgürdü, 'olur' ya da 'olmaz' demekte özgürdü, mırın kırın etmekte özgürdü... Yalnızdı, korkunc bir sessizliğin ortasinda, özgür ve yalniz, yardımsız ve mazeretsiz, bir daha dönememecesine karar vermeye mahkum, her zaman icin özgür kalmaya mahkum..."



Jean Paul Sartre

5 Ara 2011

" Yüzyıllar boyu japonya’da su seviyesi yükseldi ve toprağı yuttu ama aynı zamanda su seviyesinin alçaldığı ve yeni toprak şekillerinin ortaya çıktığı bir dönem de oldu. o yüzden okyanusun topraküstündeki insanlarla değişken bir ilişkisi var. Japonlar duygularını ifade etmekte pek başarılı değiller. depremde evi yıkılan bir adam, gazeteciye evinin yıkıldığını söylerken bir taraftan da gülümseyip böyle yaşamak durumundayım diyordu. yani bu hayatımızın bir parçası. ben japon kültüründeki bu tarafı seviyorum. dünyada birçok doğal afet oluyor. japonlar, bu felaketleri çok sıradan şeylermiş gibi kabul ediyorlar"

Hayao Miyazaki

Ruhların Kaçışı'nın yönetmeni Hayau Miyazaki'den büyülü bir film. Ponyooooooooooooooo:) Denizler evimdir, bilen bilir ve denizlerde değilim. Bir Ponyom olsa mesela şahane olurdu.


Ponyooooooooooooooo seni çooook seviyoruuuummmmmmm

Caribou Coffee Caddebostan açıldııı!!!!!



Birhan Keskin

SALYANGOZ

içimdeki taş yerinden kımıldadı.
göğün altında,
yerin telef edilmiş yüzünde
bir papatyanın 'olmaz' yaprağına düştüm.
ben sustuysam söz de sussun. olmadı,

taşındım ertesi gün 'olur' yaprağına.
orda büyüttüm hatırayı,
ordan düştüm.
hatıra da unutsun kendini koyuluğunda.

beni gel beni bul beni al,
istediğin yerde uyut bendeki hatırayı
istedim.

vardığım yer bir uçurumdan kekeme,
gümüşten ipliğim azaldı
susmaya unutmaya uykuya
yelteniyorum.