25 Tem 2011

22 Tem 2011

''All the people that I know have gained the world then lost their souls''

Nilgün Marmara



"Sizi sevmekte ölüyorum bayım"

Paul Valery

"Aslan yediği ve sindirdiği koyunlardan oluşur''

George Orwell

"Highly civilized human beings are flying overhead, trying to kill me"

21 Tem 2011

Eski yazılardan...

Görünmeyen yerlerimiz için kime görüneceğiz?

Sonra ''vay ben duymadım''
''amanın da ben gidecektim''
''offf hangi bölüme gideceğimi bilemedim öyle kırık kalbimle kalakaldım'' demeyin:)

1) Ruh Hastalıkları Ana Bilim Dalı
İçi içine sığmayanlar, ''ben kimim, kim değilim, uyuyunca nereye gidiyorum''cular,
bu hayatın ne amacı olabilir ki diye dövünenler.

2) Akıl Hastalıkları Hastanesi
Peşimde uzaylılar var, ben supermanim, brad pitt bana aşık, acaba ocagı kapatmış mıydım?

3) Kalp Kırıklığı Mütehassısı
''Beni kimse anlamadı. Çok sevdim çok yanıldım, şimdi mecalim kalmadı sevmelere''ciler buraya

4) Cinnet Polikliniği
''eh be yeter, senin gibi kadının ben var ya'' noktasına gelenler, aman dikkat, bırakınız o baltayı elinizden. Çaresi var!

5) Dost Kazıkları Ameliyathanesi
itinayla çıkarılır!

6 ) Düşünen Adam Danışma Merkezi
Ne gerek var ki? Hayır elinize ne geçecek, madalya mı takıyorlar?

7) Fırtınalı Aşklar Laboratuvarı
Birbirinizi öldürmeden , gırtlak gırtlağa gelmeden de sevmek mümkün. Bekleriz

8) Pişmanlıklar Morgu

20 Tem 2011

"Kendine tek bir soru sor: İnsan gerçeği ne diye söylemeli? Bizi böyle yapmaya zorlayan ne? sonra, içtenliği niçin bir erdem olarak görmemiz gerekiyor? Farzet ki, bir balık olduğunu ve bizim hepimizin de balık olduğunu ileri süren bir deliyle karşılaştın. Onunla tartışır mısın? Ona yüzgeçlerin olmadığını göstermek için önünde soyunur musun?"
''Bu düşünüş biçimi beni çileden çıkartıyor, dedi olga: “Bir insanın yüzünün, ruhunun izini taşıdığını kanıtlamak eğiliminde. Bu büyük bir saçmalıktır. ruhumu kocaman bir çene ve şehvetli dudaklarla düşlüyorum oysa küçük bir çenem ve küçük bir ağzım var. Kendimi hiç aynada görmemiş olsam ve kendimi içten tanıdığım kadarıyla dış görünüm çizmek zorunda kalsam, resmim aslına hiç benzemezdi! arasıra göründüğümden çok farklı oluyorum!''

Milan Kundera / Ölümsüzlük

(Agnes): Biliyorum. Beni yüzümle tanıyorsun, beni yüz olarak tanıyorsun ve hiçbir zaman başka biçimde tanımadın. Yüzümün bana ait olmadığı gibi bir düşünceye de sahip olamazsın.
(Kocası): Yüzünün sana ait olmadığı nasıl iddia edersin? Kim var yüzünün arkasında?
(Agnes): Aynaların olmadığı bir dünyada yaşamış olduğunu farzet . yüzünü düşleyecektin. Yüzünü sendeki bir şeyin bir tür dışa yansıması gibi tasarlayacaktın. ve sonra sana 40 yaşlarında bir ayna verildiğini düşün. Ne biçim bir dehşete düşerdin biliyor musun? Bütünüyle yabancı bir yüz görecektin! ve şimdi reddettiğin şeyi açık seçik anlayacaktın: Yüzün sen değilsin!”


"We think too much, and feel too little."

18 Tem 2011

hiç bir şeyi unutmayan kadınlardan olduğumu unutma sakın.


Bir kadın beyaz tülleri yıkamış kurutuyor

ve bekliyor

Odalarda

Kırmızı bir şeyleri...

Büyük bir yağmur

yağdı yağacak

Gözlerinde


Kadın tavanın köşesinden çelimsiz bir örümceği doluyor süpürgenin sapına

Pencereden salıveriyor

Gidip oğlunu öpüyor

Odalarda

Pirinç yıkıyor ''yarına''

ve bir dilek tutuyor yirmiüç yaşına


''iyi ki doğdum''

11 Tem 2011

Denizi benim kadar seven birinin sıradan bir kara meyhanesinde rakı içmesi beklenemezdi zaten:)

10 Tem 2011

Alexandria: Why are you killing everybody? Why are you making everybody die?
Roy Walker: It's my story.
Alexandria: Mine, too.


Alexandria: Why are you making everyone die?
Roy Walker: Because... everything dies
Are you trying to save my soul?

4 Tem 2011

Murat Gil

Gözlerine benzer gözler buldum diyorum
'Ben gibisi olmaz' sözlerin,
Biliyorum...

3 Tem 2011

Marcel Proust


" Biz bile bilemeyiz çoğu zaman neyi neden hissettiğimizi. İsmi konmadığı zaman daha çok hoşumuza gider bazı şeyler. Kontrolümüz altında olduğunu düşünüyoruz belki bu şekilde, bilemiyorum. ya da sadece o kadarını istiyoruz.
İltifatlar, imayla ifade edilen hoşlanmalar. Bazen bunun ötesini istemiyor olabiliriz, bunun ötesine geçince ne yapacağını bilemiyor olabiliriz. Ne bileyim belki de böyle değil belki de böyle"

Marcel Proust

"Gerçek yolculuk aynı gözlerle yüz değişik ülkeyi dolaşmak değil,

aynı ülkeyi yüz değişik gözle görebilmektir."

Marcel Proust



"Bütün güzel kitaplar bir tür yabancı dilde yazılmışlardır."

Marcel Proust

...oysa aska iliskin anilar, hafizanin genel yasalarindan
bagimsiz degildirler; hafizanin kurallari da, aliskanligin daha genel
yasalarina tabidirler. Aliskanlik herseyi zayiflattigi icin, bir insani bize en
iyi hatirlatan sey, aslinda unuttugumuz seydir (onemsiz oldugu icin unutulmus
ve bu sayede butun gucunu koruyabilmistir cunku). İste bu yuzden, hafizamizin
en guclu kismi bizim disimizda, cisentili bir ruzgarda, bir odanin rutubet
kokusunda veya yanmaya baslayan bir atesin ilk andaki kokusundadir; kendi
benligimize ait, zekamizin ise yaramaz diye kucumsedigi seyi, gecmisin son ve
en guclu kalintisini, butun goz yaslarimiz dinmis gibi gorunurken hala bizi
aglatabilen seyi buldugumuz her yerdedir. bizim disimizda mi? daha dogrusu
icimizdedir, ama bizim kendi bakisimizdan gizlenmis, iyi kotu devam eden bir
unutusa gomulmustur.
ancak bu unutus sayesindedir ki, arasira eski benligimizi bulur, olaylar
karsisinda o eski benlik gibi tavir alir, artik kendimiz degil, o insan
oldugumuz icin ve simdi bizim ilgisiz kaldigimiz seyi o insan sevdigi icin,
yeniden aci cekeriz. gunluk hafizanin parlak aydinliginda, gecmisin
hayalleri yavas yavas solar, silinir, sonunda geriye bir sey kalmaz; onlari
bir daha bulmamiz mumkun degildir artik. daha dogrusu, bazi kelimeler ozenle unutusa
gomulmus olmasaydi, bu hayalleri bulmamiz mumkun olmazdi; tipki bir nushasi
ulusal kutuphane'ye teslim edilmeyen bir kitabin bulunmasinin imkansiz
olabilecegi gibi.
Sevdiğimiz zaman, aşk o kadar büyüktür ki bir bütün olarak içimize sığmaz; sevdiğimiz insana doğru yayılır, onda kendisini durduran bir yüzey bulur; işte karşımızdakinin hisleri dediğimiz şey, kendi sevgimizin çarpıp geriye dönüşüdür; bizi gidişten daha fazla etkilemesinin ve büyülemesinin sebebiyse, kendimizden çıktığını fark etmeyişimizdir