29 Oca 2009

Bir aşk ki...



Bir aşk ki

Belki de kör

İkimizden ne yapsam

Eğreti duruyor

Bir aşk ki...



Bir aşk ki

kendi yarasına merhem

Aynalarda dağılıyor

Bir aşk ki...



Dört yana haber saldım

Gelsin bulsun beni

Bir aşk ki

kayboldum

içinden deniz geçiyor
















Allahım Adriana Lima fiziğim bozulmasın
ama şu tavukları mideye indirebileyim.
Amin
ühühühühühü:(:(

büyüyü bozana kadar...

You can dance...

mom's song = annem...

28 Oca 2009

blog kardeşliği... Mavi'den


"Altın aramıyorum,
Altın olmaya yeteneği olan bakır nerede?''

Mevlana'dan gelen bu muhteşem söze haddimi aşarak bir yorum yapıyorum.
Altın olmaya niyeti olsun ona da razıyız...

Tekin Gönenç'ten














Bilsem gelir en güzel gemilerle...
hep kıyılarında kalırdım.

Sezi insan koleksiyoncusu.





















Globalleşmeseydik keşke....
Sınırlar kalksın, gümrükler birleşsin,
Nato, EU vs vs derken daha bir ilkelleştik mi ne?

Bu kadar kendinden ibaret,
bu kadar içine kilitli olmak,
kendini hiç başkasının yerine koymamak neden?

hiç 'insanca' gelmiyor bana
elimde değil anlayamıyorum her koyun neden ille de kendi bacağından asılıyor?

'Every man is an island'
Asıl bu temassızlıktan, yalnızlıktan,
güvensizlikten bu hale gelmedik mi?

Nerede kaybettik?
Çalan kapıdan korkar hale geldik ne zaman?
Sırrımız veremez, arkamızı dönemez olduk niye?
şimdi kim verecek bu ıssızlığın hesabını?

İnsan biriktirmeye
ve koleksiyonumun her parçasına elimden geldiğince
özen göstermeye devam edeceğim ben.

'Sezi is the human collector' dedi biri.
ama çok hoşuma gitti bu.
Her bir sevdiğimin güzel anlamları var raflarımda.
Farklı dönemlerimi, farklı ruh hallerimi,
hatalarımı, sevinçlerimi,
olmak istediklerimi belki de korkularımı yansıtıyorlar.

Bu öğlen 'koleksiyonumun sağlam bir parçasıyla' dertleştim mesela.
Gözleri doldu, gözlerim doldu.
Anladığımı anladığı anladım.
Bir garip teselli hikayesi (ortada bilindik bir dert bile yokken kurcaladık birbirimizi)

Size göre fazla dostum olabilir ama dostluğun o kadar da kolay olduğunu düşünmüyorum
asla hafife almıyorum.(daha fazla insanı eşit ama farklı sevgilerle sevebiliyorum diyelim)

  • Dostun gülünce mutlu olmalısın (senin o ara işlerin pek yolunda gitmese bile)
  • O ağlarken ise asla gülmemelisin (tuhaf bir oh olsun, ben demiştim edası takınmamalısın mesela)
  • Yanında olmalısın her koşulda (sadece sen istediğinde değil, o an daha öncelikli önemli işlerin olduğunda bile)
  • Bazen tedirgin edeceksin onu (sert yataklarda yatıracaksın)
  • Fazlaca ego yapıp kendini balon gibi şişirdiğinde ve bu ürünü dostuna da satmaya çalıştığında hatanı anlayıp geri adım atacaksın.
  • Özür dilemeyi bileceksin.
vs vs vs
hepsini becermiyor olabilirim ama deniyorum
yeni tadıgım eserlerden de etkilenip koleksiyonuma ekliyorum bazen.
evet uğraştırıyor beni (ah başıma iş açıyorum evet)

Yani ıssız değilim
olamıyorum

24 Oca 2009

kapalı çarşı... kapalı kutu

Giyilmemiş çamaşırlar nasıl kokar bilirsin,
sandık odalarında
senin de dükkanın öyle kokar işte.

Ablamı tanımazsın,
Hürriyette gelin olacaktı,yaşasaydı;
Bu teller onun telleri,
Bu duvak onun duvağı işte

Ya bu camlardaki kadınlar?
bu mavi mavi,
bu
yeşil yeşil fistanlı...
Geceleri de ayakta mı dururlar böyle?

Ya şu pembezar gömlek?
onun da bir hikayesi yok mu?
kapalı çarşı diyip te geçme;
kapalı çarşı,
kapalı kutu

Orhan Veli

kapalı çarşı... kapalı kutu

kapali çarşi
……

kapalı çarşı içerisinde
açık ve keskin yumuşak ve güzel kur'an sesleri
kapalı çarşı içinde kapalı rüya çarşıları
kapalı çarşı içinde öfke ve af çarşıları

kapalı çarşıya gittiğin zaman
bir yangın sonrasının gazetelerini okudun
bir gazete uzun ve kul olmuş bir gazeteydi kapalı çarşı
mavi gözlü bir gazete
kapalı çarşı içinde bulutların en senin olanı

sen bana kapalı çarşı
şüphesiz o kadar satılan ve alınanlar var ki
şüphesiz bir harita kırığı
bir yapma deniz parçasıyla kapalı kapalı çarşı

sen kapalı çarşılar üstüne yağmur yağanı
yağmurun iyi ve doğru yağmadığını onlara anlat


Sezai Karakoç

22 Oca 2009

The Truman Show













Markaların üzerine strateji kurduğu kişi ben miyim?

Parfüm kokulu deterjanlar,
kendi kendini temizleyen fırınlar,
misfaklı diş macunu,
krem karamelli ciklet,
bu sezon bollaşan paçalar benim için mi?

Onlarsız yaşayamaz mıyım?
Kahvaltıda 6 çeşit peynire ihtiyacım var mı?
78 ayakkabıya veya saçımda 4 ton röfleye?

İkea'dan raf üniteleri var bir de.
''Hayatınıza yer açın''

o dolaplarda daha nelere yer var?

Tıkıştırmaya devam öyleyse yer kalmayana kadar,
kendimizde kendimize.

bir ömrün özeti








Hayatı tek bir geceye sığdırabilseydim,

tek bir gecede özetleyebilseydim,

Seninle geçirdiğim bir geceyi seçerdim,

herhangi bir geceyi seninle geçirdiğim…

17 Oca 2009

Oburcuklara İstanbulda Sezi gibi tıkınma rehberi

Hepsi tarafımdan denendi onaylandı efem.

  • Aksaray sahilde sur içinde Van kahvaltı salonunda Van usulü kahvaltı
  • Karaköy Murat Muhallebici’sinde kıymalı kol böreği
  • Karaköy Güllüoğlu’nda ıspanaklı-peynirli su böreği
  • Beşiktaş çarşıda Pando’da kaymaklı ballı kahvaltı
  • Emirhan sahilde simit-ayran
  • İstiklal lades’te menemen
  • Rumelihisarı iskele büfede çift kaşarlı soslu tost (denize danır yenmeli)
  • Baharda Armada Teras’ta brunch
  • Bebek kahvenin ıpanaklı anne böreği
  • Ahırkapı Giritli bahçede ege mezeleri (vişne likörü hımmm)
  • Balıkçı Sabahattin’de lakerda
  • Asitane’de ıspanaklı kuzu incik ve vişneli sarma (tatlılardan Helatiye)
  • Beykoz balıkçı barınagında gazete kağıdı üzerinde ızgara uskumru
  • Borsa’nın mercimekli imambayıldısı
  • Pandelide öğlen yemeği
  • Levi’de pazı sarma ve irmik helvası (Eminönü Hamdi’nin yanındaki hanın 3. katındaki kosher lokantası)
  • Vefa’da boza (hayır marketlerde satılan gibi değil işte:)
  • İncinin profiterolü (evet hala)
  • MuzedeChanga’nın şarapta dinlendirilmiş armut tatlısı (sakızlı dondurma ve pişmaniye ile of of of)
  • Muhittin Hacı Bekirin demirhindi şerbeti
  • Etiler Çardak'ta döner ekmek
  • Nişantası Hünkar’ın ev yemekleri
  • Hamdi’de fındık lahmacun
  • Sabırtaşı’nda içli köfte (rakipsiz)
  • Refik’te beyaz peynir-kavun-rakı
  • Asmalı helvetia’da ev yemekleri
  • Rumeli Kavağında Kahraman'da kalkan
  • Caddebostan Jburgerde burger
  • Ortaköy neşede kurufasulye-pilav-tavuksuyu çorba
  • Sarıyer börekçisi kıymalı poğaça
  • Çemberlitaş Şehmuz'un kebabı
  • Kanlıca Taç Balık'ta levrek külbastısı

16 Oca 2009

mavi dağ














delik deşik etmeyeceğim sevgimi

anlaman için

asla yapmam bunu

ama bekleyebilirim gelmeni

mavi bir dağ gibi

bir gün yapar mısın bunu?


uçabilirim...
sana tutunursam

15 Oca 2009



Acıdır işte bu

-Yelkovan peşinde bir akrep kısa bacaklarıyla-,

Bundan saat bunca yavaş ilerlerken

Akar gider hızla yıllar

14 Oca 2009

Yoksa siz Beyaz Türk müsünüz?

Efendiiim Ekşi sözlüğün de katkılarıyla hazırlamış olduğum beyaz türklük alametlerini hizmetinize sunarım:)

Matah bişi diildir o ayrı.
Emarelerini bilelim dozu kaçırırsak önlem alalım efem..
  • Etiler, Ulus, Acarkent, Emirgan, Caddebostan vs semtlerde oturmak ( hayır Dudullu olmaz:)
  • Peşinden koşturan varmışçasına her ama her davete, sosyal ortama katılmaya çalışmak.
  • Çok pahalı yarı profosyonel bir fotoğraf makinesine sahip olmak fakat herhangi bir fonksiyonuna vakıf olmamak. (tercihen nicon yoksa canon veya sony)
  • Ah nerde o Paris'teki macaronlar, olsa da şimdi pecorino peyniri yesek şeklinde nostalji yapmak.
  • Kadınsa mutlaka saçı röfleli sarı olmalıdır
  • Erkekse bara gidince bistro tutup şişe votka açtırmalıdır
  • Bir de bunlar 'date' diye bir şeye çıkarlar.
  • Kendi kültürüne dair hiçbirşeye ilgi duymamak (halk müziği, halk oyunları)
  • Sushi sevmek
  • Resmi içecek mohito ve satsuma votkadır
  • Gece gezmesindem sonra Boğaziçi, Marmaris büfeye felan gidip sosisli yemek
  • Sağlıklı yaşam trendine kapılmış olmak
  • Sürekli bir kişisel gelişim demeçleri verme halinde olmak, ama kendinden daha güzel veya zengin birini görünce fesattan çatlamak
  • sigara içmek. (ince olanlarından)
  • Spor kluplerine üye olmak ve hep son moda spor kıyafetleri ile spora gitmek
  • Babylon ve loungefm'in organizasyonlarına sanatçının adına bakmadan gitmek ve performans boyunca kahkahalar eşliğinde sohbet etmek, sahneye bile bakmamak.
  • Batı modeli bir yaşamı savunurken yurtdışına çıkıldığı takdirde beyaz peynir, ince belli bardakta çay, sucuk vs. şeklinde feryat edip amerikalılıarı aptal, avrupalıları da soğuk ilan etmek.
  • Ayrımsız her bayram tatile gitmek, ailesinde kurban kesenler varsa bile asla çaktırmamak.
  • Dizi izlemediğini iddia etmek
  • ipod, iphone kullanmak
  • Bilhassa yaz aylarında akşamüstü drinki almak
  • Asmalı mescit, nişantaşı, cihangir gibi semtleri ve kanyonu haftasonu basıp piç etmek.
  • Politika ile ilgili kurduğu tek bağ recep tayyip erdoğan'dan nefret duygusu olması .
  • Mutfağında bir dolu ithal araç gereç olması ama evde pek yemek pişirmemek.
  • Facebook'da ne olduğunu bilmediği bir sürü event'e cool gözüküyor diye "attend" vermek (krozk & deefam feat. turntable brothers @ tophane-i amire, colour is my brain - türkiyede modern açılımlar @ antrepo 5 vs.) elbette gitmemek.bişey oldu gitti biliyoruz ne yaptıklarını...
  • aşkı aradığını ve artık ilişki istediğini iddia etmek.

10 Oca 2009

Bisürü sesler bahçesi...











Yaşlanacağız.

Bu fikirden hoşlanmadığımı fark ettim.
Yüzü kırışmış, dizleri ağrıyan,
pencerelerde bir şeyleri bekleyen yaşlı bir kadın olmaktan değil,
yapmak istediğim onca şeyi yapamadan o eşiğe gelmekten korkuyorum.

Bir adım atacaksın ve arka bahçedesin.

O arka bahçede neler var?

Köprülerden felan geçecek miyiz?

Yaşadığımız her şeyin yankılandığı ‘bisürü sesler bahçesi’ mi orası?

Çocukluğumuzun şen kahkahaları ve o ağlamalarımız!
İlk terk edildiğimiz gecenin sesi, kırdığımız kalplerin hışırtısı,
Uğultular, yaprakların şarkısı, annemizin sesi,
popomuza inen ilk şaplak, ilk sevişmemizin mırıltıları…

Gülümsettiğimiz insanlar,
verdiğimiz sözler ve tutmadıklarımız.

Hepsi o bahçede mi?

Hazır değilim.

Gençlik döneminin feveranları geçiyor.

Yeni biri oluyorum eyvah ve şükürler olsun!

(gece üçte yatıp sabah 7de kalkamayan,
başı kıçı daha çok ağrıyan, dünyayı gezicem,
japonyaya yerleşicem diye ani-deli kararlar almayan,
ille de evimde yatağımda uyuyayım diye tutturan yeni biri bu Sezi)

Orta yaşlı olmak istemiyorum. Otuz iyidir.
Gençlik gitmiş belki ama oh be romatizmalar henüz tam azmamış.

Hala hevesim var işte denize yakın uzun yürüyüşler yapmaya.

Otuz iyidir.

Pause!



9 Oca 2009

Çocukluktan kalma...


Kar yağdığında tatil olacak hissi bir alışkanlık haline gelmiştir...


Büyümüşsündür, kazık kadar olmuşsundur.

Kar yağar. Garip bir mutluluk duyarsın.

daha sonrasında yarın haberleri açıp "işler tatil" diye bir şey duyamayacağını hatırlarsın.

Hayal kırıklığına uğrarsın.

Kadın tavlama sanatı...





















Hiç tanımadıgım bir adam yanıma geliyor...

Size bir içki ısmarlayabilir miyim?

Benimse içimden ''25 yetelen varsa ısmarlayabilirsin tabi
ama acaba ben seninle içki içmek istiyor muyum ayı adam'' demek geliyor.

Bir kadınla tanışmanın yolu bu mudur?
''Sizi begendim'' de, ''beraber bir içki içelim'' de, ''hoşsunuz'' de , ''sohbet edelim'' de.

Ne dersen de!

Ama lütfen bana içki ısmarlayacağın vaadiyle yanıma yaklaşma.

Yanıma gelmeden önce şöyle uzaktan kısaca bir süz, gülümse.
Zaten hissedersin seni beğendi isem

Amanda ne güzelsiniz vs vs yağ çekmektense bende gerçekten beğendiğin şey ne ise söyle
(elbette memeler olmasın bu:)

' gülüşünüz çok güzel' sözüyle gülümsemeyecek kadın yoktur.

Samimiyet ve centilmenlik.

ikisi bir arada o kadar zor bulunuyor ki.

Esprili bir giriş ortamı hoşlaştırır, gerginliği alır:

'sizinle tanışmak için ta Afrikadan geldim, kabilemin de selamlarını getirdim. Benimle bir kadeh şarap içerseniz onca yolu mutlu dönerim
'
demişti bir gün bana biri bana çok gülmüştük birlikte:)

Şampanyaya her kadın bayılır ( ama mümkünse Adana pavyonunda dansöze inci damlası patlatır gibi gözüme sokma)

Kısa yoldan da konuya girebilirsin: 'Tanışalım mı?'

'Çok tatlısın'
gözlerin içine bakarak söylendiğinde çok baştan çıkarıcıdır.

Bir zahmet rica edeceğim mal varlığından bahsetmek için abartılı çabalara girme, kokteyl zeytini yerken konuyu teknenle gittiğin yunan adalarındaki zeytin bağların getiriyorsun.
Yemiyoruz.

Önsevişme kulaklarla olur. Tutku istiyorsan konuşmalısın benimle, duymak istediklerimi, hiç bilmediğim şeyleri fısıldayacaksın kulağıma.

Sonra açılır cennetin kapıları.

Bir sürü kadını tavlarsın elbet bir şekilde.

Mutsuzdur, pes etmiştir, yalnız kalmaktan korkuyordur, öfkelidir, sarhoştur vs vs.

ama kadın gibi kadını fethetmek o kadar kolay değildir.

Barcelona filmindeki Javier abiden esinlenip masaya armut gibi gelip 'hadi gidip sevişelim' deme.

1) İspanyada değiliz
2) İspanyol değilsin
3) Javier Bardem değilsin

nokta.

8 Oca 2009

Fly away...



Avazın çıktığınca bağır
Kanatlarını yay bir şöyle
Uzan gökyüzüne
ve uç

7 Oca 2009


Gereksiz şimdi lambalardan cinler çıksa...

İşte uçurtmam... ipleri sende.
Sensiz uçmam! Sensiz uçmam! Sensiz uçmam!
benim uykularımı da uyuyor musun şimdi?
Gözlerimden düştün...
Acımıyor mu hiçbir yerin?
Neleri unuttuğunu bir bir hatırlar şimdi
bu hiç kullanılmamış acı...


Çocukken

kirlenmemiştik

her sözü doğru bilirken

her gülüşe güveniyorduk

şimdi ise inancımız yok

başta kendimize


6 Oca 2009

ayrılık

Elimden gelse ikimizden başka bir şey yapardım. Elimden gelse zamanı geri alır, seni benden götüren yolların başına dağlar gibi dikilirdim. Ama bütün bunların fayda etmeyeceği bir noktaya geldik sevgilim. Aramıza başka insanları, başka öpüşleri soktuk. İşe yaramayacağını bilerek aşk filmlerinden sözler fısıldadık kulaklarına, inanmadan. Sevebileceğimizi umarak baştan çıkardık onları.

Öperek yüzünü aşındırdılar. Teselli bulamadın.
Teselli bulamadım. Başka yataklarda hep ciğerlerim küçülerek uyandım.

Hala birbirimizden ne kadar uzaklaştığımızın farkına varamamıştık.
Birbirimizden kendi irademizle uzaklaştığımıza inanıyorduk.
İçimizde bir ses her şey boka batarsa geri dönebileceğimizi söylüyordu.
tıpkı annesinden dayak çocuğun ağlarken annesinin adını çağırması gibi,
birbirimize her kötülüğü yapıp sonunda bir araya geleceğimize inancımız tamdı.

Hıncımızı başkalarından, içkilerden, danslardan çıkarıyorduk.
Hala farkına varamamıştık.
içimizdeki acıdan başka bir şey değildi ve geçecekti.
Sen benim için hep orada bekliyordun.
tek sesime bakardı her şey, beni çekip alırdın.
emindin... emindim...

Oysa bu kez yollar fazla çatallanmıştı.
Birbirimize sesimizi bile duyuramayacak kadar uzaklaşmıştık bu sefer.
Dönemedik gittiğimiz yerden.

Şimdi başkalarının hayatını yaşamaya mahkumuz.
Bir taş yutkunarak.
kendimizi çok önemli sanmanın ve aşkı küçümsemenin cezasını ödüyoruz.

Bir ömür...