8 Mar 2010

Alain de Botton

’Chloe ile aramızda müthiş benzerlikler bulmuştuk ama Mart ayının ortalarında yeni aldığı bir çift ayakkabıyı gösterdiğinde onun belki Zeus’un acımasız darbesiyle benden ayrılmış diğer yarım olmadığını ilk defa düşündüm.

Nesi vardı Chloe’nin ayakkabılarının? Nesnel bir bakış açısıyla hiçbirşeyi yoktu ama insan ne zaman nesnel bir bakış açısıyla aşık olur ki? Kaliteli birçift ayakkabıydı işte , ama benim nefret ettiğim türdendi.

‘Bayılmadın mı ayakkabılarıma?’ Diye sordu Chloe.

O ana kadar her konuda anlaştığım Chloenin böyle zevksiz bir çift ayakkabıyla kendinden geçmesi son derece şaşırtmıştı beni, kendi kendime soruyordum hem böyle bir ayakkabıyı hem de beni nasıl aynı anda sevebilir diye.
Sevgiliyi daha yakından tanımanın hayal kırıklıkları…
Tekrar ayakkabılara dönecek olursak;

‘Eeeee beğendin mi ayakkabılarımı?’

‘Pek beğenmedim açıkçası’

‘Neden?’

‘Bu tür ayakkabıları pek sevmiyorum da ondan, burnu pelikan gagasına benziyor.’

‘Gerçekten öyle mi bence zarif bir ayakkabı.’

‘Hayır değil’

‘Öyle işte şu topuğa , fiyonguna baksan bence harika’

‘Bakalım aynı düşünceyi paylaşan başka birini daha bulabilecek misin?’

‘Sen modadan ne anlarsın ki!’

‘Belki de anlamıyorum ama bir çift ayakkabı zevksiz mi değil mi görebiliyorum ‘

‘Zevksiz değiller bir kere!’

‘Hadi Chloe kabullen artık gercekten cok kötüler ve bu akşamki parti için uygun değiller’

‘Harika bu kahrolası ayakkabıları özellikle bu akşam için aldım’

‘Peki giy ozaman’

‘Nasıl giyebilirim ki şimdi’

‘Neden giyemeyecekmişsin ki?’

‘Çünkü daha bir dakika önce onların pelikan gagasına benzediklerini söyledin’

‘Evet benziyorlar’

‘Akşamki partide bir pelikan gibi mi görüneyim istiyorsun’

‘Aslında istemiyorum tabi zaten onun için sana ne kadar berbat olduklarını söylüyorum’

‘Peki neden düşüncelerini kendine saklamıyorsun?’

‘Çünkü önem veriyorum, yoksa kim söyleyecek sana ayakkabılarının çirkin olduğunu.’

‘Seninde begeneceğini umarak almıştım, sense tuhaf bir yaratığa dönüşeceğimi söylüyorsun. Her yaptığım yanlış olmak zorunda mı?’

‘Hadi böyle söyleme şimdi öyle olmadığını biliyorsun’

‘Baksana ayakkabılarımı bile beğenmiyorsun’

‘Ama geri kalan hemen her şeyini beğeniyorum’

‘O zaman neden bu ayakkabıları görmezden gelemiyorsun?

‘Çünkü sen daha iyisini hak ediyorsun.’

Sonunda ayakkabılar camı da indirerek sokağı boylamıştı.
Aşk ve liberalizm ikilemiyle alevlenmişti tartışmamız. Bir ayakkabının ne önemi vardı ki herhangi bir arkadasıma söylediğim kibar yalanları ona da söyleyemez miydim?
Tek bahanem onu seviyor olmam ve onun benim idealim olmasıydı.’’

Hiç yorum yok: