3 Şub 2010

Halil Cibran'dan tuhaf bir yazı...

dostum, göründüğüm gibi değilim.
Görünüş sadece giydiğim bir elbisedir.
Senin sorgularından beni, benim kayıtsızlığımdan seni koruyan,
özenle örülmüş bir elbise.

Benim içimdeki ‘ben’, dostum, sessizlik içinde oturur,
sonsuzluğa dek kalacak orada, doyulmaz, erişilmez.
‘rüzgar doğuya esiyor’ dediğin zaman ‘evet, doğuya esiyor’ derim:
çünkü düşüncelerimin rüzgarda değil, deniz üzerinde dolaştığını bilesin istemem.

Denizlerde gezen düşüncelerimi anlayamazsın,
zaten anlamanı da istemem.
Bırak denizimle başbaşa kalayım.

Sen cennetine yükselirken ben cehennemime inerim
- o zaman bile bu ulaşılmaz uçurumu ötesinden bana seslenirsin,
’arkadaşım, yoldaşım’
ben de sana seslenirim,
‘yoldaşım, arkadaşım’
-çünkü cehennemimi görmeni istemem.
Alevler görüşünü yakacak, duman burnuna dolacaktı.
Senin gelmeni istemeyecek kadar çok severim cehennemimi.
Bırak, cehennemimle başbaşa kalayım.

Dostum, sen iyi, ihtiyatlı, akıllısın; hayır sen eksiksizsin
- ben de seninle ölçülü ve düşünerek konuşurum.
oysa ben deliyim. ama gizliyorum deliliğimi.
Bırak deliliğimle başbaşa kalayım.

dostum, sen benim dostum değilsin,
ama ben bunu sana nasıl anlatacağım?
Benim yolum senin yolun değil, gene de birlikte yürüyoruz elele''

2 yorum:

verbumnonfacta dedi ki...

her insanın üç adet kişiliği var bana kalırsa: insanlara gösterdiği, gerçek kişiliği ve olduğunu sandığı.

Sezi dedi ki...

yüzde bin katılıyorum. Ben oldugunu sandığım şey, ben sandıkları şey ve olmak istediğim şey. Bu üçü çok nadir insanda uyumlu. Tuhaf.