canlar!
.... eserlerime bakarak bana çok tanımlar ithaf edildi. Memleketimde insan kesimlerince, zaman zaman alevi, sünni, devrimci komünist. sosyal faşist, kürt, milliyetçi ajan, din adamı, seyit, filozof gibi. Bu atıfların hiç birisi beni gerçek kimliğimden ayırmadı. Bunların bir kısmın iltifat edip güldüm, diğer kısımlarını da dinleyip geçtim. Çünkü bu ülkede misyonuma düşen çok önemli işler vardı ve ben onları başarmak zorundaydım. Bir ozanın tarihi işlevi neyse öyle yapmam gerekliydi.
Çünkü ben özünde farklı insan köküne karşıyım. insanı tek asalet bildim.
ve o inançta kalmaya da kararlıyım.
Halk ozanlığı geleneği, asla ve asla yardakçılığı, ikiyüzlülüğü kabul etmez.
Bu yapı ozanın dik kafalı olduğunun tanımı da değildir.
Elbette ki bir insanın siyasi ve timsel tutkuları olabilir.
Ozanların da öyledir.
Biraz daha açık olmam gerekirse, ben alevi bir aileden gelme olduğum için kök kültürümde alevi bektaşilik yatar.
Bir de siyasi rengim vardır onu da açıklayım ki benim hakkımda düşünceleriniz netlik kazansın.
Ben demokrat bir solcu ozanım.
ama benim solculuğum klasik solculuğun biraz kenarındadır.
Hiçbir zaman radikal anlayışı tasvip etmedim.
İnsan sevgisi din anlayışımda en büyük işimdir.
Ondandır ki insanlar, neye, kime hangi siyasete inanırlarsa inansınlar, aynı düşüncelere katılmayabilirim ancak, insanlara zor kullanmayı insanlara kıymayı şiddetle ve nefretle reddederim.
Devlet ve yasalara saygılıyımdır, ancak bu saygım mevcut yasaların hepsini de beğendiğim anlamına da gelmez.
Bu gün beni çağın iblisi görenler olduğu gibi, asrın pir sultanı olarak niteleyenler vardır.
Ancak pir sultan abdal gibi bir tarih mazlumun izinde birisi olduğumu gizleyemem.
Belki merak edersiniz diye yazmak zorunda kaldım.
insan sevgisinin dinleştiği bir modern çağda, mezheple soyla sopla uğraşmanın vakti geçtiğine inanıyorum.
Müspet ilmin bütün ulemalarına, tıp bilimcilerine, antropologlarına fikir ve sanat adamlarına, eğitimcilerine ve aynı bilim ışığı altında ter döken bütün emekçilere hayranım.
yani üç aşağı beş yukarı tanımak istediğiniz mahzuni şeirif'in aslı nesli budur işte. hiç bir fevkalade gizli bir erdemim yoktur.
Yaradılışım hiçbir insan yaradılışından farklı değildir.
şu çok iyi bilinmelidir ki ben kayıpların eseri olan bir mahzuni şerif değilim.
doğdum yaşadım sonra da çekip gitmiyorum.
sadece değişiyorum sonra da başka şeyler olacağım.
çünkü bütün eşya ve canlılarda kuruluş bu terkipledir.
yarın toz toprak olan vücudum, daha başka yarınlarda yeniden iş yarayabilir.bütün maddeler gibi.
saygılar sunarım mahzuni şerif
not: ruhum geldiği yere dönecekmiş ben dünyada kalıyorum.
onu yakarlar mı bilmem, ama burada rahat uzanıyorum.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder