5 Tem 2010

"sosyalizm yalnızca bir işçi, ya da dördüncü sınıf dedikleri insanların sorunu değil,
daha çok bir tanrıtanımazlık, çağdaş tanrıtanımazlığın; özellikle tanrısız kurulmuş, yerden göğe varmak için değil göğün yere indirilmesini amaçlayan babil kulesi sorunudur."

2 yorum:

Unknown dedi ki...

Kapitalizm Tanrısına şöyle yazmıştım

Babil. Yerin gökleştirdiği anıt. Ant etmiş bir insan, bir insanı ancak anıtlaştırabilirdi. Haman, Firavuna ant etti ve Firavun artık Haman’ın bir anıtıydı. Her gün ona bakacak, onu koruyacak ve konuşacaktı. Firavun taşlaşan bir zavallı. Ayak bastığı yeri yeryüzü olarak göremeyecek kör. Kendi Tanrılığını boyu kadar sanacak kadar hem de. Emretti, zulmetti ve küfretti. Ama en çok da kendisine. Musa’nın Tanrısına ulaşmak istediği yeri ölçemeyecek bir bedbin. Babil kuleleri insanın boyunu ölçtüğü yer. Yunanı okumalı mısın bilmiyorum ama görmelisin en çok da uzaktan. Yaklaştıkça uzaklaşan Yunan. Kendini arayan bir arayış Babil kulelerin içinde gözüküyor. İnsan bir kulede ne sorar, tek bir soru var “Neden” Aklın dehlize dönüştü yerde tek bir soru geliyor insanın aklına Neden… Nasıllar aptalların önüne atılmış bir kemik. Köşede nasılları kemirmekle meşguller, önünden almaya kalktığın an da hep bildik hırlama. Aptal aklın hırlaması. “Kim” İki kemikli bir aptal. Hangisini kemirsem diye diye eriyen.Ve aynı soru niçin iki kemik, niye üç değil demeye tutsak olan aklın oyuncağı.

Bu zamanın insan ne fark ederi kendisine nedenleştirdi. Ne fark eder bir eskicinin arabasında yol alan gramofon ve tekrarladığı notalar. Enerjisini o ağır dönen tekerlekten alacak kadar zavallı. Onu bir an önce elinden çıkartmayı düşünen eskicinin ayakları altında ki hız. Arabanın üzerinde huzur arayanlar en çok kendisini kandırmış. Göğe kaçmak isteyen toprağın üzerindekiler gibi.

Avrupa’nın Amerika’dan kaçışı bizim geçmişimizden kaçtığımız gibi…

İnsan çözülmeyi hiç arzulamadı. Gereksizdi, anlamsızdı. Bir tarafından tutulunca diğer yanı elinde kalan her ne varsa insanda da vardı. Kant aklı tutunca ruh elinde kalacaktı. Ruhu tutan eller aklı içine yadsıyacak hep bir yol aradı. Ana arteri bilerek koparan güçler, Babil de dili koparacaktı. Başı dönen insan için kurtların yapacakları tabelalar sürüleri doğuracaktı.

Bugün insan en akıllı koyun, etrafında piç bir medeniyetin köpeklerinin çirkin havlamalarına göre yönünü bulan. Zamanı gelince efendilerinin tüylerini almalarını bir ıslıklarına bırakacak kadar tamahkâr.

Tek bir soru geliyor Babil’de insanın aklına “Neden”…

C3Moi dedi ki...

sıkılmadan okdugum kitaplardan biri