Bu aralar en büyük mutluluğum Orhan Pamuk okumak.
Birkaç sayfa okuyup duraklıyor,
kitabı göğsüme bastırıp
kelimelerin tenimden geçip içime iliştiklerini hayal ediyorum.
Geç keşfettiğim, yıllarca görmezden geldiğim
- ve belki de yanlış kitaplarla başladığım-
bu serüven gittikçe masalsı bir hal alıyor.
Önce İstanbul, Masumiyet Müzesi, Sessiz Ev, Kar, Manzaradan Parçalar
ve şimdi de Cevdet Bey ve Oğulları.
Başucumda ise Öteki Renkler beni bekliyor.
8 yorum:
KARA KİTAP ın üstüne kitap tanımam neredeyse :)
savaş ve barışın üstüne kitap tanımam.
bu abiyi de tanımıyorum zaten.
Absalom,
Milan Kundera'ya , Gogol', Dostoyevskiye, Foulkner'a , Auster'e, D.H Lawrence'a, Robbins'e, bORGES'e, Castenada'ya,Calvino'ya tapmakla beraber Orhan Pamuğun yaşayan en büyük Türk yazarlardan olduğunun altına da imzamı atarım. Yaşar Kemal'in hepsinin hepsinin babası olduğunu da belirterek tabi:)
Sait Faik'lerin, Sabahattin Ali'lerin sonrasında günümüz Türk edebiyatınının kıtlığı içimi üşütüyor.
Pamuk sevmek sevmemek durumundan öte galiba onu bazı kitaplarını sevmek veya sevmemek diye bir durum var.
ama tanımamak büyük kayıp. -
kayıp mış çünkü ben 28 sene Pamuksuz yaşadım. ve eksik kelimelerimi ancak yerlerine koyabiliyorum.
sezi arkadaşla kişisel bi sıkıntım yok.
aksine ülkemden öle yada böle bi vatandaş nobel aldı diye gururluyum.
benim sıkıntım şu;
martılarla vişne bahçeleriyle ölü canlarla oblomovlarla durgun donlarla bezuhovlarla natashalarla gregorlarla raskolnikovlarla yoğrulunca insan.
sonra ne okusa bayat kalıyo.
arkadaşlarım ukelalık felan diyolar amma değil yahu.
napıyim elimde değil.
ister buna takıntı desinler.
ister büyük hayranlık...
olmuyo yani içimden gelmiyo.
rus edebiyatına takınca kafayı türk edebiyatı dahil çok ilgilenmedim dürüst olmam gerek.
çok arkadaş yarım bıraktım bitiremedim dedi pamuk için.
dorusu ben denemedim bile.
demekki neymiş;
önyargı kötü bişeymiş :)))
ben yeni hayatı ve kırmızıyı 3. sayfada bıraktım.
ve haklısın
öyle büyük üstatlar var ki herşeyi söylemiş binyıllık geçerlilikle.
onların derinlikleri ve değindiklerinin önünde eğilmek gerek.
ama İhsan Oktay Anar gibi bir adam da çıkıp Puslı Kıtalar Atlasını yazdıysa
alkışta cimri davranmayalım derim.
ama en adam ama ne kitap!
yukarıda saymayı unutmusum mazallah taş olur kalırım:)
iki kere aynı yorumu yollamışım ondan silmişem:)
aynı hissi hissetmiştim daha ilk cümlede "hayatımın en mutlu anıymış, bilmiyordum" deyip bütün kitap boyunca peşinden koşmama sebeb oldu.
ve şimdi durup bakıyorum, önümüzde bir tanrılar ordusu, durup habire satırlara sığınıyoruz ve peşinde geziyoruz o karakterlerin.
Yorum Gönder