27 Eyl 2010

Beni geminin iskelesine getiriyorsun
ve önüme milyonlarca tuşu olan bir piyanoyu itiyorsun.

Bu piyanonun tuşları sınırsız.
eğer sınırsız sayıda tuşu varsa o piyanoda çalabileceğin hiçbir müzik yoktur.
Bu tanrının piyanosu.
Tanrının caddeleri, görmüyor musun, orada binlerce cadde vardı.
Nasıl yapıyorsunuz, yalnızca birini nasıl seçiyorsunuz?
bir tek kadın.
bir tek ev.
Kendinin diyebileceğin bir toprak parçası

ve seyredebileceğin bir tek manzara.
Ölmek için bir tek yol.
Bütün bu dünya nerede biteceğini bilmeden üstüne yükleniyor.
nerede sona erebileceğini bile bilmiyorsun.
Yalnızca bunu düşünerek parçalanacağından hiç korkmadın mı?
onun içinde yaşamanın muazzamlığını...
ben bu gemide doğdum ve dünya benim yanımdan gelip geçti.
ama her seferinde ikibin kişi.
ve burda arzular vardı.
ama asla geminin pruvasıyla kıçı arasına sığdırabileceğinden daha fazlası değil.
mutluluğunu sınırsız olmayan bir piyano çalarak yaşarsın.
ben bu şekilde yaşamayı öğrendim.

kara.. kara benim için fazla büyük bir gemi.

çok güzel bir kadın.
çok uzun bir yolculuk.
çok yoğun bir parfüm.
onun müziğini nasıl yapacağımı bilmiyorum.
Bu gemiden ayrılamam ben.

Hiç yorum yok: