Kafam eserimle dolu; eser, kafamın içinde çırpınmakta; ne okuyabiliyor, ne de yazabiliyorum; durmadan kitapla gözlerim arasına girmektedir.
Dayanılmaz bir zihin tasası oldu. Bazan öfkeye kapılıyorum; her şeyi hemen yüzüstü bırakmak, derslerden vazgeçmek; sevmak, "bir kule içinde imiş gibi" kendi içime kapanmak ve hayal ettiğimi gerçekleştirmeye çalışmak istiyorum..
Fakat bunu da, ancak bilmediğim ve denemediğim bir iklimde yapabilirim.
Duyularım şaşırıp kalmalı; aksi takdirde yine herkesin saplandığı çukurlara düşecek,
yeniden eski hatıraların hayaline dalacağım.
süreceğim hayat benim için bir yenilik olmalı ve etrafımda hiçbir şey, bana, dünyada daha başka şeyler bulunduğunu hatırlatmamalı.
Her şeyden sıyrılarak çalışmak vehimi.
Fakat nerede? Özlediğim bu hücre, Causses'larda mı? Dauphine'de mi? Paris'te keşfettiğim küçük odayı da düşünüyorum; fakat orası gürültülü, işlek yerlere pek yakın. Sonra orada tanınmadan yaşamak mümkün değil; zihnim çok kaygılı olacak... Başka bir çare buluncaya kadar belki bir hafta Mortefontaine'de kalabilirim.
Gerçek olan bir şey varsa, o da, on iki veya on dört güne kadar,
bütün dersleri bırakacağım, bütün engelleri kıracağım.
Şimdi zihnim o kadar gergin ki,
kendi üstüne yıkılmasından, çökmesinden korkuyorum,...
18 Mart 1890
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder