Bu dünyada artık olmamayı düşündüğün oldu mu hiç?
Hayır öyle ağlayarak, haykırarak çekip gitmekten bahsetmiyorum.
Yaşamanın aslında ahım şahım bişi olmadığını,
ve hatta senin için ahım şahımken bile,
Başkaları için bu dünyanın cehennem olduğunu bildiğin için kendi cennetinden zevk alamamak bahsettiğim.
Akşam elinde sıcacık çayın okuduğun bir gazete haberinden bahsediyorum.
Sarıkamış'ta ayaklarında çarıklarıyla yollara düşmüş,
kış yüzünden ölmüş onbinlerce askerden bahsediyorum.
Bunu okuyunca içtiğin çaydan keyif almadığın ve sessizce çekip gitmek istediğin oldu mu?
Kendinden sonra.
Kendini anlamaya çalışmaktan. Kaybolmaktan. Bulduklarınla yüzleşmekten.
Ve sonunda 18 yaşında bir gün olurum zannettiğin kadın olamamaktan.
Aşktan.
Aşkın imkansızlığından.
Mutluluğun uzaklığından,
çok mutlu olduğun anlarda bile saklı köşelerinde sana nanik yapmak için bekleyen hayattan.
veya daha da korkuncu içinde bir yerde bildiğin bir gerçekten.
mutlu olamayacagını bilmekten.
aynı yatakta 100 yıl uyudugun bir adama bir sabah yabancılaşma ihtimalinden,
artık sevilmemekten
içinde kimsenin görmediği bir kuyudan bahsediyorum
başkalarından
'normal' kavramını biri biraz açar mı lütfen?
Normal hissetmemekten
gitmek istediğin oldu mu hiç hiçler ülkesine?
Hayır bunu söylerken arabesk manalar yüklemiyorum.
Sakince... içimden...
Biliyorum
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder