22 Kas 2015



Yakama taktığın çiçeğe
Başımı eğip bakmıyorum
Bıraktığın evlere, denizlere, beyaz örtüsüne şu masanın
Bu yatağın ayak ucunda bir heykel gibi kıpırtısız

Bekleyen kim
Kımıldamadan, ah etmeden
Bir taş köprü gibi iki boşluğun arasını tutan
Kimin ölüsü
Şimdi tel tel kendi saçlarını yolan

Başımı eğip bakmıyorum
Göğsümün orta yeri kan
Kırılan bardaklara
İçimin gümbürtüsüne

Aşk kimle ne konuştuysa
Yalan!

Dünyayı şu kiraz ağacının üstünden bir kere daha izlemek için
Neler vermezdim!
Senin dallarında kalmak için
Kırılmadan , kurumadan, senin gövdene saklanarak


Kaç şimdi arkasında ayna olan kapılardan!


4 yorum:

designer dedi ki...

Ne kadar derin kelimeleriniz var ne güzel yazıyorsunuz.
O yoğunluk oluşmadan yazmak zor anlıyorum ama keşke daha sık yazsanız.
Sevgilerimle..

Sezi dedi ki...

İnsan kendi eline küser mi? Yazmadan durdum bir süre. Neye küstüğümü bilmeden. Ama yorumunuz benim için çok kıymetli. Teşekkürler

siyahadamo dedi ki...

hocam, sizinle iletişime geçebilir miyiz? Bir dergi çıkarmayı düşünüyoruz ve yazılarınızdan şiirlerinizden kullanmak istiyoruz? sizinde izninizle?
sizinle nasıl iletişim kurabilirim.
instagram : seyitakcaa

Cuma Bozkurt dedi ki...

oysa ne kadarda özel yazılanlar...