''Melek, Ağrı’nın Hamur ilçesinden bir kızcağız. Sekiz çocuklu bir ailenin kızı. 16 yaşında kocaya verildi! Sürekli dayak yedi, evden kaçtı, ilk çocuğunu, kışta kıyamette, sokakta kar üstünde doğurdu! Bebek öldü. Melek ağır depresyona girdi...
Toplanan “aile büyükleri” onu dayak yediği eve geri gönderdiler. İki çocuk doğurdu, dayak devam etti... Baba evine sığındı fakat “yerin kocanın yanıdır” denilerek tekrar gönderildi. Gidiş o gidiş... Ses, seda yok... İstanbul’da çalışan ağabeyi ilçeye geldiğinde merak etti, Melek’i görmeye gitti. Zorla kapıyı açtırdığında polisler zavallı Melek’i buldular: Tepede el kadar bir pencereden başka ışık deliği olmayan küçücük, pis,karanlık bir tuvalette aylarca hapis tutulmuştu! Bir deri bir kemik kalmış, hafızasını kaybetmişti. Hareketsizlikten mafsalları kireçlenmiş, vücudunda çıkan yaralar kurtlanmıştı!
Hastaneye kaldırıldı... Türkçe bilmediğinden Kürtçe sorular soruldu, sadece ismini hatırlayabildi...
Elde polis zabıtları var. Ağrı Devlet Hastanesi doktorları da onun “sistematik işkence gördüğü”nü tespit ettiler. Hayati tehlikesi olduğundan THY uçağıyla Ankara Yıldırım Beyazıt Hastanesi’ne götürüldü fakat kurtulamadı..”
Katiller ? Serbest! Bu ulkenin guvenmedigim adaleti bu sefer de insanligi bozguna ugratirsa bu caniler az cezayla yirtarsa o madde bu madde su madde koyanlara da uyduranlara da susanlara da rezil bir yasam diliyorum!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder