
''ama onbeşimde de öyle uyumazdım ben. Bir şeyler beklerdim , at arabasıyla sallanarak gezeceğimizi, piyano çalacağımızı, teyzemin kızlarının geleceğini, sonra gelenlerin gideceğini, yemek yiyeceğimizi ve bütün bu bekleyişi bitiren daha derin bir bekleyişi ve o bekleyişin içinde beklediğimizi ki , nedir insan hiçbir zaman bilemez. Sonra aradan doksan yıl geçince yüzlerce küçük musluktan mermer bir havuza biriken pırıl pırıl su gibi hepsinin aklımı doldurduğunu anlarım ve sıcak ve durgun yaz gecesinin sessizliğinde havuzun serinliğine gövdemi yaklaştırdıkça , içinde kendimi görürüm ve kendimin benle dolu olduğunu görürüm ve kirlenmesin diye, pırıl pırıl suyun üstüne toz düşmesin diye sanki ben , havaya kendimi üflemek istiyorum.''
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder