Sezi işten eve azıcık erken geldi. Klimayı sonuna kadar açtı, kanepeye yayıldı, üstünde hello kity geceliği, elinde buzz gibi bir kadeh Sarafin Sauvignon Blanc, yanında barbunya tıkınarak serbest stilde yayıyor.
Keyfin bir matematiği olduğuna inanmıyorum. Zorlama kalabalık, çok gazeteli, çok sucuklu uzun ve sıcak pazar kahvaltıları bana cazip gelmiyor mesela. Saçımı neden sadece davetlere gitmeden önce topuz yaptırabiliyorum? Balayına neden bir kere o da zaten kendiliğinden romantik ve ballı olduğun bir dönemde gidilir? Balayını şişli'de geçirsek, sonra her sene 2 kere Maldivlere gitsek olamaz mı?
Hepimiz zaman zaman olduğumuz şeylerden bıkmaz mıyız?
Değişmek değiştirmek istemez miyiz?
Neden en pahalı şarabı mühim misafirlerle içelim canım?
Şu anda evden çıkıp boğaza insem hisar büfeden tost alsam, Aşiyan'da Attila ilhan'ın mezarının başında yesem, bir kaç şiirini okusam içimden ve teşekkür etsem O'na.
Olamaz mı?
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder