18 Tem 2009
annem ıspanaklı börek yapmış. Bu edebi bloğa böyle lökkedenk bir giriş oldu ama olsun. Annem münferit olarak kesinlikle en az Oscar Wilde veya Einstein kadar mühim bir kişiliktir. Onun veciz sözlerine bu blogta yer vermeyisim kafama inecek tavadan tırsışımdan ileri geliyor. Az önce Erdek Tatlısu koyu sosyetik sahillerine inmek üzere olan bana kocaman bir Ascotvari leydi şapkası verip yüzerken asla çıkarmamamı tembihlemiştir mesela. Başıma güneş geçmesinmis yüzerken. O şapkayla karpuz kesilen halk plajında yiyeceğim burjuva damgası ne olacak? Gerçi ayağımdaki pazar terlikleri ve çingene pembesi havlu elbisem şapkalı aristokrat duruşumu dengelemış olabilir. Farkındayım konu iyice dağıldı. Bir hatırlasam ıspanaklı börekten royal blood kişiliğime geçerek konuyu nereye getirmeye çalışıyordum? Hah annem börek yaptı. Öyle böyle değil. Gül böreği. Üstünde de çörek otları var. Su an çocuklugumun o muhteşem ve upuzun yazlarının geçtiği evdeyim. Deniz sonrası duşumu almışım, annemin kremlerinden ne kadar sürsem kardır mantığı ile kremlenmişim. Bol lipozomlu suratımla keyif çatmaktayım. Deniz orada bir yerde biliyorum. Içim rahatlıyor. Odam beyaz badanalı küçücük bir oda, tüller oynaşıyor, beyaz bir pikeyle kendimi dürüm yaptım. Elinde tepsi ile annem giriyor börek ve kavun getirmiş. Çay yok mu diye şımarıyorum. Mutluluk budur. Daha ötesi yoktur. Oh be!
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
bizde de aksamustleri mis gibi kek olurdu, tadını cıkar.
Yorum Gönder