
Yaşlanacağız.
Yüzü kırışmış, dizleri ağrıyan,
pencerelerde bir şeyleri bekleyen yaşlı bir kadın olmaktan değil,
yapmak istediğim onca şeyi yapamadan o eşiğe gelmekten korkuyorum.
O arka bahçede neler var?
Yaşadığımız her şeyin yankılandığı ‘bisürü sesler bahçesi’ mi orası?
Çocukluğumuzun şen kahkahaları ve o ağlamalarımız!
İlk terk edildiğimiz gecenin sesi, kırdığımız kalplerin hışırtısı,
Uğultular, yaprakların şarkısı, annemizin sesi,
popomuza inen ilk şaplak, ilk sevişmemizin mırıltıları…
verdiğimiz sözler ve tutmadıklarımız.
Yeni biri oluyorum eyvah ve şükürler olsun!
(gece üçte yatıp sabah 7de kalkamayan,
başı kıçı daha çok ağrıyan, dünyayı gezicem,
japonyaya yerleşicem diye ani-deli kararlar almayan,
ille de evimde yatağımda uyuyayım diye tutturan yeni biri bu Sezi)
Gençlik gitmiş belki ama oh be romatizmalar henüz tam azmamış.
Hala hevesim var işte denize yakın uzun yürüyüşler yapmaya.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder